5 Ekim 2014 Pazar

IŞİD, KURANI MI UYGULUYOR?

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD), Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren silahlı bir örgüt. Selefi ideolojiye sahip IŞİD Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan bölgede Şeriat’a dayalı bir devlet kurmak istiyor. IŞİD’in lideri ise Ebu Bekir Bağdadi isminde karanlık geçmişi olan biri.
Öncelikli olarak örgütün kimin kontrolünde olması siyasi bir tartışmadır, Örgütün finansörü Suudi Arabistan – şahıs olarak da Bandar Bin Sultan’dır. Bu şahıs Uluslararası radikal islam terörizminin baş finansörü ve yönlendiricisidir.
Örgütün lideri mühim değil çünkü örgüte işlevsel mekanizmayı kazandıran unsur ideolojisidir. İdeoloji insanları birbirine bağlayan düşünsel bir unsurdur. Işid’in ideolojik birlikteliğini sağlayan gerekli motivasyonu temin eden şey, yani mayası da islam dinidir. Bu din bu insanların yönlendirilmesini kolaylaştırmakta, vahşileştirmektedir. Nazileri yahudileri katletmeye yönlendiren temel unsur nasıl nazi ideolojisi ise müslümanları da kendilerinden olmayanı kesip doğramaya yönlendiren unsur islamdır. Sonuçta cihad için onlara katılanlar da, islam adına doğru adım attıklarını düşündükleri için katılıyorlar. Dilerseniz kurucusunu da, kuruluş amacını da farklı noktalara taşıyın ama Türkiye'den dahi cihadcı elemanları kuran ayetleri eşliğinde toplayabiliyorlar. 
İŞİD aslında gerçek islamdır. Neden mi?
Selefîyye ya da Selefîlik, Temelleri Takiy’ûd-Dîn İbn-i Teymiyyet’ûl-Harrânî tarafından atılmış olan İslâm Dîni İtikadî mezheplerinden biridir. Selef halefin tersidir ve tarihsel olarak önde olanlar anlamına gelir. Selefîyye, dinde selef kabul edilen kişilere hiçbir değişiklik yapmadan tâbi olmayı esas alır. Peki Selefi’ler kimdir?
Müslümanlar arasında mezheplerin kurulmuş olduğu 8. ve 9. asırların öncesinde yaşayan sahabe ve tabiin gibi Müslümanlar Selefi kabul edilir ve doğru yolda olduklarına inanılır. İslam tarihindeki en eski hareketlerden biri olan Selefi gelenek; Ehli sünnet-i hassa, Ehli hadis, Ashabul hadis gibi isimlerle de anılmıştır.
Hanbeliliğin de kurucusu olan imam Ahmed bin Hanbel ile ilk devresini yaşayan Selefilik, Harranlı İbn-i Teymiyye ile ikinci aşamasını geçirdi. Günümüzde de devam eden üçüncü kuşağın öncüsü, 18. yüzyılın başında doğmuş olan Muhammed bin Abdülvahhab’dır. Selefiyye terimi günümüzde çoğu kez Hanbeli ekolünden Muhammed bin Abdülvahhab’ın öğretilerini benimseyen ve İslam Coğrafyasında karşıtları tarafından yaygın şekilde Vahhâbîlik olarak tanımlanan inanç sistemine mensup kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.
Selefîyye itîkâdî (inanç) konularda akla yer vermez, sadece nakil (Kur’an ve Sünnet) ile hareket eder. Müteşabihler (anlamı gizli ayetleri) konusunda müteşabihi olduğu gibi kabul ederek, bu ayetlerde kastedilen mânâyı insanların bilemeyeceğini, konunun mânâsını Allah’a havâle ettiklerini belirtirler. Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki; selefiler (vahabilir) akılcılığa karşı nakilciliği savunan bir islami akımdır. Selefilerin tam bir kuran ve hadis imanını savunmaları Müslümanlara islami öğretiye tam bir kul ve köle olmaktan başka bir şans tanımıyor. Tüm insani vicdani adil düşünce ve davranışlar, naklin emriyle yok ediliyor. Bir yerde selefiler kendini kuran ve sünnet talimatlarına her yönü ile teslim etmiş ve birer köle haline gelmiş kimselerdir.
İnsani bakış açısı ile “Ben IŞİD’in uygulamalarını akılcı insancıl vicdani ve adil bulmam ve lanetlerim” denebilir. Diğer şekilde ise (kurana iman ederek) IŞİD’a karşı çıkmak mümkün değildir. Çünkü IŞİD’in yaptıkları hem Kuranda nakledilmistir, hem de selefilerin yaptığı eylemlerdir. Çünkü onlar aklı devreye koymaz ve sadece Kuran’a iman ederler ve yeri geldiğinde de bu imanlarını uygulamayı ayete harfiyen uyarak yerine getirirler.
Son olarak Selefilere (IŞİD'a) göre: “Amel imandan bir cüzdür.” Yani, amelinde (dinin farzlarını yerine getirmek için yapılan ibadetler) bir kusuru olanın imanının da bir parçası eksiktir. Örneğin bir vakit namazı kaçıran ya da içki içen bir insanın imanı eksiktir. Eksik iman, iman sayılamayacağı için, bu kişi kafirdir. Kafirin ise canı, malı, hatta ırzı helaldir.
Yukarıda anlatılan mantık çerçevesinde gerçek islam tam olarak Işid diyebiliriz. Ne eksik ne fazla.
İŞİD’in yaptığı her eylem hem hadislerle hem de Kur’anla birebir örtüşüyor. Cariyelik var, ganimet paylaşımı var, öldürülme konusunda sıkıntıları yok, sübyancılık var. Yani sadece şiileri değil diğer sünnileri de öldürüyorlar. Açın netten İŞİD vahşetini izleyin özellikle dindar müslümanlara tavsiye ediyorum gerçek islamla tanışın. Suudi Arabistan Kuran, hadisler ve islam tarihinde yazan gerçek islamı yaymak için Işid, El-kaide gibi bir çok terör örgütün finansörlüğünü yapmakta. Tabii ayrıca bölge de amerikanın çıkarlarını da destekler şekilde hareket etmektedir.
Ancak gerçek islam insandan canavar yarattığı için bu canavarı kontrol etmek her zaman mümkün olamıyor ve bazı istisna eylemler olabiliyor. Dindar müslümanların gerçek islam bu değil diye zaman zaman dillendirip kanıt gösterdiği olaylar bu tarz sapmalar. Zerre vicdan azabı duymuyorlar çünkü inançları gereği tam, doğru şeyi yaptıklarını düşünüyorlar. Ağızlarında devamlı Allah’u Ekber seyir halindeki arabadan silahları çıkartıp etrafı tarıyorlar, evi basıp yargısız infaz yapıyorlar, çoluk çocuk demeden öldürüyorlar.
İslam açısından 2 insan tipi var; müm’in ya da kafir (ya da inanmayanlar ya da Allah’ın koruduğunu söylediği halde bozulduğunu iddia ettikleri diğer dinler).
İSLAM İNANCINDA KÂFİR: “Örten” ve “nimeti inkar eden” mânâlarına gelen kafir, iman edilmesi gereken esaslardan birisini veya hepsini kalben inkar ve tekzip edip bunu dil ile söyleyen kimseye denilmektedir. Kafir, İslam ve imandan mahrum bir şekilde kalbindeki kabiliyeti köreltmiş, bütün vicdani mekanizması nefsinin eline geçmiş ve latife-yi Rabbaniyesi sönmüş olan kişidir.
Yani Kafir; “kalben inkar ettiğini, dil ile söyleyen” demek.
İnanmayan islam anlayışına göre öldürülebilirler, öldürenlerde olmayan cennete gider. :) Gerçekte ise insanları inanan, inanmayan diye ayırmak olayı siyasi hale getirmektir. Bu tarz insanları sınıflandırmak tipik mafya davranışıdır. Tıpkı mafya örgütlenmelerinde olduğu gibi rıza aranmaz, dine girmeyenin de, çıkanın da cezası ölümdür. insanlar inanmaya mecburdurlar. İslami sistemler insanları bu tarz sınıflandırdığı için bütünüyle faşizm olarak da nitelenebilir.
Kuran’daki IŞİD’in yaptığı ile paralel ayetleri görelim.
4:93 – Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.
Demek ki IŞİD’e göre öldürdükleri yani katlettikleri müslümanlar mümin degil. O zaman sormalıyız İslam dinine ve Kuran’a göre kim mümindir. Eğer müminin kim olduğuna dair tam bir açıklık yoksa; bu kimin hatasıdır?
17:33 – Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki ile) yardım olunmuştur.
Demek ki IŞİD’e göre katlettikleri “Allah’ının öldürmesini helal kıldıkları” kimselerdir.
5:33 – Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.
Demek ki, IŞİD’e göre kendi inançlarından olmayan diğer müslümanlar” Allah ve Muhammed’e karşı yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanlar”
8:12 – İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun”.
Demek ki IŞİD’e göre katlettikleri müslümanlar "kafir" Bir kafiri öldürmeyen, Kuran’a uymuş oluyor mu?
47:4 Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah’ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.
İşte IŞİD’de fidye istiyor. Allah yolunda ölenlerin Yani ışid’e göre mücahitlerin amelleri boşa çıkmıyor. Tanrı allah’ının emrini uyguluyorlar.
2:191 – Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.
IŞİD’in uyguladığı “kafirin cezası”
4:91 – Diğer birtakım kimseleri de bulacaksınız ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuşlarında onun içine başaşağı dalarlar. Eğer bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik.
IŞİD’in verilen emre uyması.
4:89 – Onlar, küfür işledikleri gibi, sizin de küfür işleyip kendileriyle bir olmanızı arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin.
IŞİD’in uyduğu emir.
9:5 – Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
IŞİD’in uyduğu emir. Tövbe edenleri bağışlamak, tövbe etmeyeni öldürmek. Kısaca kurana göre inançsız yok. Ya diğer iki ibrahimi dinin inancı var, ya da kuran’ın dediklerini harfiyen uygulamayan, kalp ile imandan sapan dil ile ikrarda kendi yorumunu yapan var. O yüzden kuran’ın karşısına aldıkları kimseler; ateistler, deistler, agnostikler v.s. Değil; Asıl karşısına aldıkları diğer ibrahimi dinlere mensup olanlar, müşrikler ve kalp ile iman etmeyen vede dil ile ikrarda akıl kullanan ya da yorum yapan müslümanlar.
İslamın asıl gerçek yüzünü örtmeye kalkan tatlı su müslümanları, niçin kendilerine sormazlar: Kur’an da neden tonlarca şiddet, baskı, asma, kesme, doğrama, biçme, ceza, aşağılama, ayetleri vardır? Zaten Işid de kur’an dan farklı davranmıyor ve ne yazılmışsa aynen yerine getirilip infazlar gerçekleştiriyor. Bunları içine sindiremeyen su tatlısı müslümanları elbette gerçek islam bu değil diye klasik argümanları ileri sürecekler. Ben asıl kuran'da ki şiddet içeren ayetleri nereye gömeceklerini hep merak ederim.
IŞİD Kur’an’ı uyguluyor, yalnız bir açılımla. Cihad faktörü ile ve “din yalnız Allah’ın oluncaya kadar savaşın” desturuyla. Yani içinde bulundukları evre bu ve bu evrede kafirlerin, inanmayanların ya da islamın şartlarını yerine getirmeyenlerin, taki getirene kadar malı, canı, kanı helaldir. Zaten bu evrede amaç uğruna her yol meşrudur, hemde her yol. Tabi işin temelinde bölge yer altı zenginlikleri ve hakimiyet sorunu var, hal böyle olunca din de, iktidar olma ve hükmetme adayları için asli örgütleyici ve malzeme oluyor.
Dört Halife devrini düşünün, farkı var mı? Mal ve iktidar için birbirini yediler zaten evveliyatında da sonrasında da (örneğin Mervan) bildiğiniz IŞİD gibi hareket ettiler, her yana sefer düzenleyip ganimet müjdesiyle yağma, talan yaptılar. İslamiyetin güçlenmesi de, yayılması'da günümüze kadar ulaşması da bu savaşlar sayesindedir, aksi taktirde yöresel bir inanç olmanın ötesine geçebilecek ve kabile dışına çıkabilecek bir yapısı yoktu, Emeviler döneminde bu süreç hem serpildi hemde geliştirildi, İslam Emeviler döneminde hayat bulmuş bir din gerçekte, evveliyatı ise söylenecekler'den oluşuyor. Din hem bu işin motoru hemde kılıfıdır ne yazık ki. Eni sonu bazı istisnalar hariç din POLİTİK bir oluşumdur, özünde taşıdığı değer inanç değil, politik olarak yönetmek ve hukukunu belirlemektir. Dinler genel olarak inanç istismarına dayalı örgütlerdir.
Önce dine katılmanın şartları konur. Buna imanın şartları denir. Madem inandın yapacaksın hükmü gelir ardından, artık inandıysanız elinizden gelen tek şey boyun bükmektir. Dinlerde bir diğer yöntem de iradenin ezilmesidir, islam bu konuda gayet başarılı bir din.
Bu ülkede, şeriat yasaları uygulanmıyor. Kadınlar özgür seçme ve seçilme hakkını kullanıyorlar. Namaz kılmayanlara uygulanan bir yaptırım yok. Hırsızın eli kesilmiyor. Dinden dönen mürted diye öldürülmüyor. Aksine şuan ülkemizde islam inancının tüm negatif yönlerini gizleyen, özgürlükçü kuran ve sünnet öğretilerinden uzak bir inanç yaşatılıyor. Bu arada gerçek islam pusuda bekliyor ve uygun ortam gözlüyor, kuran ayetleri de müminlerinden hoşlarına gitse de gitmese'de, Allah ve resulü bir işe hüküm verdiği zaman koşulsuz yapmalarını sağlayacak hükümleriyle bekliyor.
Ülkemiz (Türkiye) insanları için söylüyorum; Hayalinizdeki din, kurandaki din, sünnetteki din, sahabelerin ve halifelerin yaşattığı din, Muhammed dönemindeki din, Emeviler dönemindeki din, Abbasiler dönemindeki din hepsinde farklılıklar olsa da, Kuran’dan ayıklanarak ve ondan habersiz yaşadığınız dinin gerçeği ile yüzleşme zamanı hızla yaklaşıyor.
KURANIN SAVAŞ MANTIĞI VE İŞİD
Muhammed 4 – (Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.
Bakın, onlardan öç alırdı ama sizi denemek için böyle yapıyor. Yaşanan bir durum karşısında o anki savaşa yönelik gönderme var. Evrensel değil bu kitap. Kaldı ki, bu esir alma kısmı enfal suresindeki ilk savaş ayetleri üzerine tanrı Allahın hayıflanma-sının eseridir. Araplara tam söz geçirememesi sonucu esir almalar uygulanır. Esir fitye demektir yani para. Devam edelim;
8.1- (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler, Allah’a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.”
8.12- Hani Rabbin meleklere, “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben kâfirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına” diye vahyediyordu.
8.13- Bu, onların Allah’a ve Resûlüne karşı gelmelerindendir. Her kim de Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse bilsin ki Allah’ın cezası şiddetlidir.
8.39- Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Değişim zamanı;
8.41- Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
8.57- Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar (a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar.
8.60- Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.
8.61- Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
8.65- Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.
8.66 – Şimdi ise, Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi.Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler.Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah, sabredenlerle beraberdir.
8.67- Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
8.68- Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şey (fidye)den dolayı size büyük bir azap dokunurdu.
8.69- Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Tanrı allah ve peygamberinin bakış açısına göre, esir almak değil yok etmek ön planda, aile bağları ya da fidye nedeni ile esir almayı isteyenler ise araplar olmuş.
Yoksa tanrı tamamen gücü ele geçirene kadar esir alma karşıtı olduğunu ayetlerde gayet net izah etmiş. Dikkat edin, ganimet denkleminde de çark eden bir tanrı profiliniz de var. Hani kuranda sıklıkla bahsedilen münafık kavramı belli ki, tanrının bakış açısında değişimler yaratmış. Savaşçı arapların endişeleri dahi ayeti değiştirtmiş 1/10 denklemi. Tanrı allah karar verememiş. Hem ganimet paylaşımında hemde asgari güç konusunda şartlar gereği fikir değiştiren bir tanrı! Evet amaç ortada din çıkarın kılıfı.
Devam edelim; Maide 112. sırada indiği söylenen ayet, Muhammed suresi ise 95. sırada.
5.33- Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.
Bu ayetin yazıldığı yıl islam arabistan da iyice kök salmış durumda. İslamı kabul etmeyen ve direnen insanlara karşı son derece acımasız uygulamaların başladığı bir dönem olmuş. Sırada ki sure ile anlatılan dönemde ise İslam Mekke’yi ele geçirmiş, dinin temel savaş prensipleri belirlenmiş ve cihad döngüsüne tamamen merhaba dendiği bir dönem başlamıştır. Fetih suresinde müminlere müjdelenen bilinmeyen memeleketlerde ki toprak fetihlerine yol açan ayetleri görelim;
Tevbe 113. sırada indiği söylenen suredir.
9.5- Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün,onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğertövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
9.29- Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.
9.111- Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık,onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir.Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.
Gelelim Işid müslüman değildir ve işid in yaptıkları Kur’an’a uymuyor sözlerine. Ayetler gayet açık. Işid savaşta üstün gelmiş bir örgüt değil, Irak Şam İslam devleti kurulmaya yakın değil ve savaşta bariz üstünlük kazanmış değiller. O yüzden düşmanlarına göz korkusu vermek yani ibret almalarını sağlamak (Ayet 8-57) için esir alınanlar acımasızca katlediliyor. Duruma göre de esir almaları, öldürmeleri bir tercih oluyor. Cariye yani seks kölesi ganimet kapsamında Kurana göre alabilirler, bunda da bir yasak yok aksine bir serbestlik var. Bu hem ayetlerle hem sahih olarak kabul edilen hadislerde açık bir bilgi. Ele geçirdiği yerlerde ki Hristiyanlar'dan cizye istemeleri zaten kuran hükmü. Yukarıda yazan ayetleri bir bir İŞİD’in uygulamalarına bakarak okursanız. İşid’in kuranı ve sünneti uygulayarak savaştığını görebilirsiniz.
SONUÇ
Şuan Işid adından anlaşılacağı üzere amacı Irak Şam İslam Devleti. Yani buraları ele geçirdikten sonra yüksek ihtimal aynı gerilla taktiğini İsrail’e uygulayacaklar ancak buna vakit kalmayacak muhtemelen örgüte ciddi müdahaleler önümüzde ki haftalarda bile başlayabilir. İsrail zaten Işid’in büyümesinden oldukça rahatsız stabil bir devlet değil terör örgütü olmadığı için İsrail için tehlike arz ediyor. Ancak dediğim gibi şuan İsrail’e savaş açsalar tuzla buz olurlar. Abd savaş filosu İsrail filosu bunları bombalar durur. Nokta atışları yapar bağlantı noktalarını keserler. Ne demiştim daha önce bunların en büyük finansmanı Suudi Arabistan. Yani şuan Abd’nin en önemli müttefiklerinden. Abd bu durumdan şuan çok rahatsız değil neden? Çünkü Irak’ın çoğunluğu Şii bu da İran’a dolaylı olarak yakınlaşmalarına neden oluyor. Haliyle petrol sınırlarında Şii çoğunluk olması rahatsız ediyor Işid bir nevi etnik temizlik yapıyor. Milyonlarca insan Işid’in ele geçirdiği yerlerden kaçıyorlar adeta bir kavimler göçü gibi. Ne oluyor buralarda demografi değişiyor. Bu kadar büyük demografik değişikliği uluslararası antlaşmalara imza atmış bir devlet gerçekleştiremez.
Din kisvesi altında uyutulan kitleler bu durumlara sessiz kalıyor. Bölge perişan halde tüm binalar delinmiş, ortalık harabeye dönmüş, binlerce yıllık tarih kayboluyor, yağmalanıyor. Binlerce yıllık kültür ögeleri tarihe karışacak yakında. İnsanların yarısı katledilmiş 600 bin ölüden bahsediyorlar belki daha fazla milyonlarcası göç etmiş. Harabe şehirler, ölü insanlar, yok olan kültürler ve sürekli katliam sürekli tecavüz. İnsan psikolojisi bu kadar acımasızlığa dayanamaz. Yarın öbür gün oradaki öfke Türkiye’de de patlayacak. Esad sünni müslümanlara eziyet ediyor diyerek başlatılan kampanyanın geldiği sonuç budur. Gerekirse kendi askerime atarım iki roket girerim suriye’ye kayıtları da uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Siyasal islam’ın yükselişi hiç olmadı ama çöküşünü çıplak gözlerle izleyebiliyoruz.
İnanan, inanmayan bir insanın kendisine sorması gerekiyor, ailesi katledilse komşuları öldürülse, kardeşi, annesi arkadaşı tecavüze uğrasa esir alınsa babası gözünün önünde kurşuna dizilse top oynadığı, koşturduğu sokaklar birer harabeye dönse can güvenliği olmasa ne hisseder? Ne yapar? Savaş çığırtkanlığı yapanlara karşı kin ve nefret beslemez mi? Besleyecekler ve hiçbir düşünce orada ki insanların nefretini engellemeyecek. Ülkeni kurtarmak adına Çeçenistan’dan, Afganistan’dan, Türkiye’den, Suudi Arabistan’dan ve bir yığın ülkeden sözde cihatçı, mücahit geliyor gözlerinin önünde yaşadığın ülkeyi yok ediyor. O topraklarda umut yeşerir mi? Sevgi yeşerir mi? Hoşgörü yeşerir mi?
Şimdi islamın ilk yıllarında Arabistan'ı gözünüzün önüne getirin ve günümüzde Suriye ve Irak’da olanları düşünün. Arabalarla şehir şehir cihad yapıp insan katleden, kadınların ırzına geçen, servetlerini yağmalayan ışid örgütünün bugün yaptığını o günlerde kim yapmış olabilir sizce? O günlerin Ebu Bekir Bağdadisi kimdir? İslam 7.yy Arabistan'ında şuan İŞİD’in Suriye ve Irak’da yayıldığı gibi yayıldı. Kanıtı mı? İslam tarihi, Kuran, Sünnet ve Muhammedin ölümünden sonra başlayan Ridde savaşlarıdır. İslamda neden hoşgörü, sevgi, kardeşlik ve barışa yer yok şimdi anladınız mı?

3 yorum:

  1. Işid gittiği yerde hemen şeriatı hemen kuralları koydu halbuki eğitim verilmeden veya oradaki fakirlik yolsuzluk işsizlik kalkmadan kimse kimsenin elini kesmez Hz ömer döneminde kıtlık olmuş ve hırhızın eli kesilmemiştir laikliği din olarak bilmiş bir insana şeriat geldi artık kapanavaksın dediğinde zor gelir onun için bu konuda kadir mısıroğlu u yoı tubeden dinleyebilirsiniz you tubede şeriat gelirse açık kadın ne olacak yazın. eğitimler verilir direk onun kolumu keseceğiz hırhız şık yaptı yerine işsizlik ve yolsuzluk kalkmalı ve eğitimler verilmeli bu konuda islâm alimleri den yardım alınmalı öyle işid gibi sapık tasavvuf düşmanı kişilerden islamı öğreneörsseiz ayetlerin tefsirine bakın

    YanıtlaSil
  2. Meklwde ilk islâm çıktığında Müslümanlar senelerce zor işkence kere tabi tutuldular sonra medinede islâm devleti kuruldu 10 seneden fazla Hz peygamberinin eğitiminden geçti sahabiler şehit edildiler işkence edildiler en son medinede islâm devleti kırıldı kurulduktan sonra savaş yapmak istediler yok etmek istediler Müslümanları müşrikler Müslümanlar savaş yapmak cihat etmek zorunda kaldılar ve kazandılar tabi cariye lik Bey köleliği zaten eskiden beri olan bir şeydi köle azad etmeyi ayetler söylüyor sonra arabistan da kabileler islamı kabul ettiler bazıları savaştı sonra fetihlerin amacı da insana öldürmek değildi islamı tüm dünyaya yaymak idi işid harici yani sapık fikirli insanlar çoğu veya azı kandırıldı ebu ebeyde başlarındaki Türkiye sorumlusu bile bunu kabul ediyor her türlü insanı barındırıyor çoğu inhilizdi veya eski hiritiyan islamı bilmeden araştırmadan kendi kafalarına göre hüküm veriyorlar mesela bağdadi İsrail ajanı olduğu ortaya çıktı b bugun cihat dillerde yapılır sosyal medya ilwde yapılır tabi savaşlarda yapılır fakat peygamberimiz genellikle savaşı tercih etmemiştir çünkü o savaşlardan joşlanmazidi genellikle mektuğlarla davet eder çoğu zamanda kabul edilmiştir araştırabilrsiniz tabi savaşlarda olmuştur ama çoğu defa tebliğe olmuştur fetihleri olduğu zamn yaşlılar kadınlar din adamları kiliseler ağaçlar Savaş'a katılmamış engelli olanlar öldürülmez devlet başkanı isterse zaten öyle yapmıştır onları öldürme ler cizye verirler Müslümanların koruması altında olur islâm orad cami yapar islâmı öğrenmek isteyen öğrenir o o kadar esirlerin takasa yapılır diğer sonuç olarak gerçek din öğrenilmesi bilinmesi için Allah için cehennemden insanları kurtarmak için fetihleri yapılır öyle kafa kes fotoğraf çek işte top oyna o kesilen kafalarla sonra tacavüz et evli müslüman kadınları ca riye yap Müslümanları tekfir et şeyhlere kâfir de kenti başına göre halifelik ilan et yok öyle bir kere işid sapık fikirli ve çoğu mensubu ametikalı almayalı vb ülkelerden ve islamı bilmeden yaşamaya çalışan kandırılmış insanalar şeriat geldi diyelim bir yerde mesela eğitimler verilmeli medreseler açılmalı Allah peygamber sevgisi konulmalı gönüllere yolsuzluk fakirlik kalkmalı zwninden zekat alınmalı fakire verilmeli insanlara dsvdilimeli islâm öyle ırakı aldık artık şeriat var bundan böyle el kesilecek hırsızlık yapılacaklar halbuki kise kimsenin elini kesemez fakirlik işsizlik varken islamı iyi araştırmak lazım

    YanıtlaSil
  3. Müslümanın, mülkünde olan Yahudi ve Hristiyan cariyeyle cima etmesi caizdir. (Rıyad-ün-nasihin)

    Mecusi ve putperest olan cariyeyi nikâh etmek caiz olmaz. (Hindiyye)
    “Mecusi ve benzerleri milletlerden olan hür kadınlarla evlenmek haram olduğu gibi, onların cariyeleriyle de karı koca hayatı yaşamak haramdır.” (el-Muğni, 7/134)

    YanıtlaSil