31 Ekim 2014 Cuma

Müslümanların Ateistlere Soruları

Müslümanlar ateist gördüklerinde basit birkaç soru sorarlar. Sorular çoğunlukla hep aynıdır.

Seni kimin yarattığını düşünüyorsun?

Amaç ilk insandan bahsetmektir aslında. Çünkü “annem ve babam sayesinde, onların istemeleriyle dünyaya geldim.” dediğimde annemle babamı ve daha öncesini soruyorlar. Konu mecburen evrime geldiğinde ise “evrimi geç” diyorlar.

Ailen de senin gibi mi?

Kendileri ailelerinden farklı düşünemedikleri için, ezbere bir hayat yaşadıkları için, beni de öyle sanıyorlar.

Öldükten sonra ne olacak?

Bir şey olmayacak dediğimde inanamıyorlar “nasıl ya, öyle saçma şey mi olur?” diyorlar. Çünkü ödüllendirilmeyi bekliyorlar. Bir şey olmaması onları şaşkınlığa ve korkuya sürüklüyor.

Tanrıya inanan insanlar..

Tanrıya inanan insanlar her türlü olayı tanrı ile yorumlayabiliyorlar.

Deprem olur, insanlar azdığı için Allah deprem yaptı, derler. Doğal afet değil de güzel bir şey olsa, en basitinden bütün hafta yağışlı geçse ve cuma günü güneş açsa bunu da tanrı ile yorumlarlar.

Dinlere inanmayan biri, tedavisi zor bir hastalığa yakalansa, “Allah belasını verdi işte. Allahın sopası yok.” gibi şeyler söylerler. Ama aynı şey dindar birinin başına gelince “Allah sabrını deniyor.” diyorlar.

Aynı yaşta ve sağlıkta iki insan öldüğünde, tanrıya inanmayan kişi için “Allah kendini gösterdi, öbür dünyada yanacak” derler. İnançlı insan için ise “Allah sevdiği kulunu yanına alır.” derler. Tam tersi de olabiliyor. Hastalıktan kurtulan bir insan inançlıysa “Allah istedi kurtuldun. Allah’ın izniyle, doktorların vesilesiyle kurtuldun.” derler. Kurtulan kişi inançsızsa “Allah sana merhamet etti. Sen hala nasıl inanmazsın.” gibi şeyler söylerler.

Allah'ın Yokluğunun Kanıtı

Müslümanlar hep Allah’ın olmadığına dair kanıt istiyorlar.

Önce Allah’ın tanımını yapalım. Özelliklerini sıralayalım.

Allah; her şeyi yaratan, zamandan bağımsız olan, geçmişi ve geleceği bilen, yazan, her şeye gücü yeten, her şeyi bilen bir Tanrıdır.

Bize Tanrı’nın var olduğunu ve bu özelliklere sahip olduğunu Kuran söylüyor. Yani onun varlığına delil olarak gösterilen şey Kuran’dır.

“Onun varlığına delil, sadece Kuran değildir. O olmasaydı dünyayı kim yaratırdı?” gibi şeyler söyleyen cahiller oluyor. Bu, Tanrı'nın varlığına delil değildir. İsteyen istediği Tanrı’nın ismini söyler ve “bu yaptı.” der.

Kuran'a Göre İnsanın Yaratılışı..

Kuran’a göre insan çok farklı şekillerde yaratılmış. Bunlar; topraktan, sudan, aşılanmış yumurtadan ve hiçbir şeyden olarak tanımlanmıştır.

Sudan
Furkan Suresi 54. Ayet (Diyanet İşleri): İnsanı sudan yaratarak, ona soy sop veren O’dur. Rabbin herşeye Kadir’dir. 


Nur Suresi 45. Ayet (Diyanet İşleri): Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır, Allah şüphesiz herşeye Kadir’dir.

Korkuyla İnandırılan İnsanlar ve Tanrı..

İnsanlara bir şey yaptırmanın iki yolu vardır ya korkutacaksın (cezalandıracaksın) ya ödüllendireceksin. Bu ikisi arasında çok fark bulunsa da insan motivasyonunu bu ikisi sağlar. O yüzden dinlerde sadece cehennemden veya sadece cennetten söz edilmez.

"Bunu yaparsan cennettesin, yapmazsan cehennemdesin" denildiği an çoğu insan yapmamaya cesaret edemez. Çünkü bu korkutma bilinçaltına küçüklükten beri yerleşmiştir. Daha çocukken bin tane hurafe duyardım. Tuvalete giderken şunu şunu de, şu ayakla gir yoksa çarpılırsın, bunu yaparsan taş olursun, yolda akan suyun üzerinden geçerken besmele çek yoksa çarpılırsın, ağaç önüne işerken besmele çek yoksa çarpılırsın. Bunlar gibi çok fazla sayıda hurafe sayabilirim. Çocuk aklı sorgulamadan hemen inanır, çok korkardık. Dediğim gibi çocuk aklı işte.

Dine Saygı Duymak.

Müslümanların, dinlerini eleştirenleri susturmak için söyledikleri “inanmıyorsan da saygı duy.” sözünü çok sık duymaya başladım.

İnanmadığım dinlerin nesine saygı duyayım?

İnanmayanları aşağılayan, hayvanlardan daha aşağılık gösteren, inanmayanlarla savaşılmasını söyleyen, inanmayanları tehdit eden bir dine saygı göstermem. (İslam ve hoşgörü)

Hiç kimse, kendisini aşağılayan ve tehditler savuran birine veya bir şeye saygı duymaz. Aksine nefret eder. Tabi bu durum, Müslüman kadınlar için geçerli değil. Aşağılandıkları halde inanmaya devam edebiliyorlar. Hatta bazıları aşağılanmalarını doğru buluyor. Yazık.

İslam Ve Hoşgörü..

Bu zamana kadar Müslümanların yaptıklarını görmezden gelip, İslam’ı aslında güzel bir dinmiş gibi göstermek için söylenen sözlerden biridir “İslam hoşgörü dinidir.” sözü.

İnsanlar arasında bu söz, İslam’ın her türlü inanca sahip ve bir inancı olmayan insanlara saygı duyduğu, onları da sevdiği gibi anlamlar taşıyor.

Bunun aslında hiç de böyle olmadığı her açıdan belli.

Müslümanları düşünelim. Ezan okunurken müzik açanları, Ramazan ayında oruç tutmayanları, ibadetini yerine getirmeyenleri, farklı inanca sahip olanları ve ateistleri kimler dövdü veya öldürdü? Tabi bunlardan daha kötülerini de gördük. Sırf bacağı açık diye bıçaklanan olmadı mı ülkede? Sırf Kuran'a bastı diye ölüm tehditleri yapılmadı mı bu ülkede? Sebep? Sebep, burası Müslüman ülkeymiş.

19 Ekim 2014 Pazar

Evrenin oluşumu ve diyalektik materyalizm

Evreni yüzyıllardır sorguluyoruz, araştırıyoruz. Nasıl oluştuğuna dair sürekli akıl yürütüyoruz. İlk çağ filozoflarından bu yana da hep sorgulanmış. Hep bilim adamlarından dinledik, şimdi de filozoflarımızın açısından bakalım. Birçoğu diyalektik materyalizm adı verilen bir olguyla, evrenin oluşumunu bağdaştırmış.

Eytişimsel özdekçilik ve eytişimsel maddecilik olarak da bilinen diyalektik materyalizm, Milat Öncesine kadar dayanan bir kavramdır. Peki nedir bu kavram? Neyi açıklar?

Öncelikle, diyalektik kelimesinin kökeninden başlamak istiyorum anlatmaya. Kelime kökeniyle diyalektik, eski Yunanca'da “karşılıklı konuşma”dır ve batı dilinde tartışma sanatı, münazara, tez-antitezle akıl yürütme anlamında kullanılmıştır. Materyalizm ise maddecilik anlamındadır.

17 Ekim 2014 Cuma

İnsanlığın 10 Yanılsaması..

Hepimiz Bir'iz.

Önemli olan tek mesaj budur. Verilecek tek mesaj budur. Yaşamdaki diğer her şey bu mesajın bir yansımasıdır. Diğer her şey size bu mesajı gönderir.

Deneyimlediğiniz her acının, her üzüntünün, her çatışmanın, her kederin nedeni bu mesajı şimdiye kadar alamamış olmanızdır. Bunu sık sık duydunuz ama alamadınız.

Bizim Bir olmadığımız inancı yanılsamadır.

İnsan ırkı uzun bir zamandan beri yanılsamalarla birlikte yaşamaktadır. Bunun nedeni insan ırkının aptal olması değildir, insan ırkının akıllı olmasıdır. İnsanlar sezgisel olarak yanılsamaların bir amacı olduğunu, çok önemli bir amacı olduğunu anladılar. Çoğu insan bunu bildiklerini unuttu.

Evlatlığın Reddi via @_sorgulayanlar

Evlât edinme, herhangi bir sebeple çocukları olmayan ailelerin ya da çocukları olup da evlât edinerek çocuk sevgisini daha fazla pekiştirmek isteyen eşlerin aile yuvasından mahrum olan çocukları ailelerine katmak suretiyle korunmasını sağlayan bir müessesedir.

Bu müessese, pek eski zamanlardan beri, çeşitli hukuk sistemlerince kabul olunmuş ve özel düzenlemelere tâbi tutulmuştur. Gerçekten de, bu müessese Eski Çin, Hint, Babil, Asur, Sümer, Mısır, İran, Yunan ve Roma hukuk sistemlerinde bilinmekteydi. Tarihî bilgiler, İslamiyet’ten önceki Türk kavimlerinin, Barbarların ve Cermenlerin evlât edinmeyi tanıdıklarını göstermektedir.

5 Ekim 2014 Pazar

IŞİD, KURANI MI UYGULUYOR?

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD), Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren silahlı bir örgüt. Selefi ideolojiye sahip IŞİD Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan bölgede Şeriat’a dayalı bir devlet kurmak istiyor. IŞİD’in lideri ise Ebu Bekir Bağdadi isminde karanlık geçmişi olan biri.
Öncelikli olarak örgütün kimin kontrolünde olması siyasi bir tartışmadır, Örgütün finansörü Suudi Arabistan – şahıs olarak da Bandar Bin Sultan’dır. Bu şahıs Uluslararası radikal islam terörizminin baş finansörü ve yönlendiricisidir.