1 Kasım 2014 Cumartesi

Bir komedyenin kaleminden bilim.

Komedi ciddi bir iştir, bilim de öyle. İngiliz komedyen Ben Miller, iki ciddi işi bir araya getiriyor.

Ben Miller İngiltere’de tanınmış bir komedyen. BBC’de 1997-2001 yılları arasında yayınlanan “Amstrong & Miller” adlı skeç şovunun yıldızı. Miller eğitim hayatındaki keskin dönüşü doktora yaparken yaşıyor. Üstelik bu kararı Katı Hâl Fiziği alanında “Düşük sıcaklıktaki yarı-sıfır-boyutlu mezoskopik elektron sistemlerinde özgün kuantum etkileri” başlıklı tezini yazarken alıyor. Hadi üniversitenin adını da yazayım daha havalı olsun; tüm bunlar Cambridge’de yaşanıyor…

Kısa özgeçmişi eğlenceli bir bilim anlatısı olan Bilim Aslında Çok Eğlencelidir’in nasıl olabileceğine iyi bir örnek: “Ben Miller, tıpkı sizin gibi, dev bir karadeliğin yörüngesinde dönen erimiş demir halinde bir kürede buzulçağını yaşayan bir mutant maymundur. Aynı zamanda aktör, komedyen ve Armstrong&Miller ikilisinin aşağı yukarı yarısıdır. Sıcaklık hakkında BBC Horizon belgeseli sunan ve Radio 4 kanalında parçacık fiziğinin tarihi üzerine bir program yapan Miller, ayıca The Times gazetesine düzenli olarak bilimle ilgili köşe yazıları yazıyor. Miller, artık asla astronot olamayacağı fikriyle yavaş yavaş yüzleşiyor.”

Özgeçmişi açalım biraz; kitapta karadelikler, dünyanın oluşumu, küresel ısınma, evrim, aya seyahat gibi konuları işliyor yazar. Bekleneceği üzere oldukça komik, eğlenceli ve matrak metinler bunlar ama damardan bilim yazıları da aynı zamanda.

Doktoradan vazgeçtiğinde bilimden vazgeçmemiş Miller. Şöyle diyor kitabın bir yerinde: “Tüm eğitim sistemi hepimizin ya sanatçı ya da biliminsanı olarak doğduğuna dair çağdaş efsaneyi benimsemiş görünüyor. Gerçekten biri haiku yazmak için ideal, diğeri kimya setiyle oyalanmak için yaratılmış iki insan zekâsı olabilir mi?”

Miller çağdaş efsaneyi yıkanlardan biri; kuantumdan da anlıyor gitar ve davul çalmaktan da, ayrıca tiyatro ve sinemada aktör olarak da başarılı ve sıkı durun eli de iyi kalem tutuyor.

Birbirine bağlantılı uzun bir anlatı tutturmuş kitabında. Ben en çok özgeçmişinde bahsettiği astronotluk bölümünü sevdim. 1966 doğumlu Miller için belki astronot olmak imkânsız ama uzaya turist olarak gitme hayalini hâlâ sıcak tutabiliyor. Aya seyahatinin nasıl gerçekleştirildiğini ve diğer gezegenlerde yaşam olma ihtimalini anlattığı “Astroide Uçur Beni” başlıkla son bölümde şöyle diyor: “Şaşırtıcı gelebilir ama Ay seyahatlerinin düzmece olduğuna inanan çok sayıda eğitimli insan var. Anlayabildiğim kadarıyla, argümanları roketlerin ve uzay kıyafetlerinin sadece göz boyama olduğu, Armstrong ve Aldrin’in Ay Modülü’nden çıkış görüntüsünün bir film stüdyosunda uydurulduğu ve Rusları Ay’a seyahat yarışının bittiğine ikna etmek için bu görüntünün Yerküre’nin dört bir tarafına yayımlandığı fikrine dayanıyor.”

Miller daha sonra Ay’a yolculuğun hangi bilimsel prensiplerle mümkün kılındığını anlatıyor. Sonunda da Ay’a seyahatin bir gösteri olduğunu söyleyenlerin birkaç önermesine yanıt veriyor.

İddia 1: “Fotoğraflarda yıldızlar görünmüyor.”
“Bunun sebebi inişlerin Ay’da gündüz vakti, Güneş parlarken gerçekleştirilmiş olmasıdır.”

İddia 2: “Bazı görüntülerde bayrağın dalgalandığı görülüyor, fakat Ay’da rüzgâr yoktur.”
“Newton’un birinci kanununa göre cisimlerin bir kuvvet tarafından rahatsız edilmediği sürece sabit hızda sessizce işiyle gücüyle uğraşmayı sevdiğini biliyoruz. Bayrağın hareketini azaltacak bir atmosfer olmadığından zemine çakıldıktan sonra da hareket etmeye devam etti.”

İddia 3: “Ay’daki kayaları NASA yaptı.”
“İşte şimdi saçmalıyorsunuz…”

BİLİM ASLINDA ÇOK EĞLENCELİDİR
Ben Miller
Çeviren: Ezgi Başer
NTV Yayınları

2014, 272 sayfa, 14,74 TL.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder