15 Kasım 2014 Cumartesi

Mantığa sığdırırsak via @sunsetofage81

İlk insan var olduğunda, üzerine giydirilmesi gereken hiçbir şey yoktu.. Yalın çıplak saf.. Artık defalarca kez tekrarlamanın bir anlamı olmayacak ama hatırlatmak konunun gidişatına paralel uzanacağı için kısa bir giriş olacaktır.

Biz insanoğlu, en ilkel en vahşi en acımasız ve en şanslı güdülerimiz ile dürtülerimizin düşünce yetisiyle buluşup olağanüstü bir varlık haline gelmemizin ve en iyi olmamızın kanıtıdır.. Bilimin hızla ve merakla yaptığı araştırmalarda ilk insanın ortaya çıkışı  2-3 milyon yıl öncesine, şu anımıza yakın yani bizim gibi olağan durumları var olan ilkel insanın 100 bin sene öncesine dayanmaktadır.. ”Homo sapiens“ adını verdiğimiz türdür bu.. İnsanoğlunun “sadece” yaşamak için avlandığı dönemler .. Bu dönemlerde “din” denilen olgu henüz yaratılmamış..
İnsanoğlu ki her zaman en ilkel olduğu dönemlerde daha masumdur ve bu ilkellik kavramında “din” yine yoktur.. Din oluşumu insanların yerleşik hayata geçmesi ile başlar.. Nasıl mı.?
Yerleşik yaşama geçen toplulukların üretim yapmaları ve giderek insanların çoğalması ,üretilen her şeyin paylaşılması “id” denilen egonun daha ağır basması  deprem sel  yangın gibi felaketlerin yaygınlaşması ; bencillik, kendi kabilesini ya da topluluğunu  koruma çalışmaları vb etkenler “korku” nun oluşmasına zemin hazırlamıştır..

İnsanda ve hayvanda var olan tamamen tabiatın vermiş olduğu liderlik egosu güçlülük göstergesi giderek artan nüfusun baş edilemeyen sorunlarının ortaya çıkması kontrol altına alınması gereken bir durumu yaratmıştır.. Kabile halinde yaşam giderek zorlaşıp baş edilemeyen bir hal aldığından kabile şefi olarak en yaşlı en bilge insan seçilmiştir… (Buradan demokrasinin de temellerinin atıldığını görebilirsiniz..) Bu bilge insan daha önceki gündelik bilgilerini yeni nesline aktaracak ve giderek artan nüfusun ölüm kaybının daha az olmasına neden olacaktır. yani “bilgi” doğrultusunda nelerin yapılacağı ya da yapılmayacağının öğretisi oluşacaktır..

Zaman ilerler çoğalan nüfus baş edilemeyen  vahşilik kargaşa bencillik yanlış bilgiler gibi (ki bu çok fazla kapsamlı) etkenler “baş” ların  bilgeliklerinin harekete geçmesini sağlayacaktır.. Gölgeler  güneş ay ateş.. Bunlar “insan” lar  için en anlamsız ve en bilgisiz kaldıkları varoluştur.. Ve işte din başlıyor..

Gölgeler şekil  yanılsamalar, hisler, korku, ağlayış, endişe, güç –güçsüzlük, acizlik, endişe, kaygı, bilinmezlik, ölüm ve daha sayamayacağım kadar bir çok şeyin birleşimi adına Tanrı, adına Put, Güneş Ay  verilen belli belirsiz kavramlar yer-gök karmaşıklığı ve en çok da “KORKU” din denilen oluşumun parçalarını oluşturmaya başlamıştır.. Doğa olaylarının vermiş olduğu hasar korkuları arttırıp önlem alma ve dua ya da tapınma ya da tapma gibi eylemlerin oluşmasına  neden olmuştur.. İnsanoğlunun en masum tapma olayı şüphesiz doğa olanıdır.. Suya ateşe aya güneşe.. Onlarda şiddet onlarda vahşet yoktu.. Bilinmezlik gökyüzünü ve yıldızların ay ve güneşin görünen ama ulaşılamayan şehveti ile daha merak edilir daha ürkütücü ve merak uyandıran bir boyuta ulaşmış bir sebep yaratılmış ve bütün insanlığın yok olmasına neden olacak olan “Tanrı” ve “Allah” ortaya çıkmıştır.. Buradan görüldüğü üzere insan Tanrıyı yaratmıştır.. Tanrı büyümeli  heybeti ile sonsuz olmalı korkutmalı ve tüm insanlığı hakimiyeti altına alabilmeliydi.. Bunun için o çağın en zeki insanları ya da en kurnaz insanları kendilerini bu uydurulmuş masalların kahramanları gösterip diğer insanları yine bu uydurulmuş masallarda yok etmeye başlayacaklardır.. Tabi ki peygamberler..

  Hepsi, en masum en cahil en saf insanlardan yararlanarak yüzyıllar süren bir kavgaya bir katliama bir yok oluşa sebep olmuşlar ve bu sebebiyet o kadar inandırıcı kıldırılmıştır ki hala günümüze kadar süregelen bir vahim algı körlüğü doğmuştur.. Tüm medeniyetler bir çırpıda silinmiş mezhep ayrımı din farklılığı gibi oluşumlar var olmuştur. Bana göre aptal insan kandırmacılığın'dan başka bir şey değildir..

Tüm bunlar tek tek cümleler halinde ayrı ayrı incelenir hikayeleri hadis ve ayetleri buraya tek tek yazılabilir fakat bunları diğer yazılarımda kaleme alacağım..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder