15 Mart 2015 Pazar

Okumak Hiçbir İşe Yaramaz!


Yaramaz. Her şeyin işe yaraması için yapıldığı çağda okumak faydasız; çünkü işe yarasın diye okunmaz.
Taşınıyordum. Yeni eve güzel bir kitaplık yaptırmışım. Taşıyıcı arkadaşlar geldi. Odamda aşağı yukarı on beş koli kitap. Şaşılası kuvvetiyle her şeyi sırtlanan arkadaş, kolilerin tekini kaldıracaktı; kalakaldı. Kitap gayrimenkul kadar olmasa da ağır çeker!
- Bunların içinde ne var abi, diye sordu.
- Kitap, dedim.
- Hepsinde mi?
- Evet, hepsinde.
- Hepsini okudun mu peki?
- Okumadım.

26 Şubat 2015 Perşembe

İsimler ve Cisimler

Partilerin bir isimlerine bakıyorsun, bir sıfatlarına; taban tabana zıt!
Demokrat Parti, demokrasiye ilk darbe vuran parti oldu. Üstelik hepimizi Amerika'nın kucağına oturttu, gitti. Gidişleri de demokratik olmadı ne yazık ki...
Adalet Partisi, ilk hayali ihracatın mucidi oldu. Yeğenler, kardeşler; kısacası torpilin kurumsallaştığı, adaletin güçlüden yana olduğuna boyun eğdiren bir parti oldu. Adaletin terazisi de bir türlü dengelenemedi ki, başındaki adam Demirel, gitti-geldi, gitti-geldi.
Anavatan Partisi, vatanda bile ayrımcılık yaptı. Yabancılaşma onunla tavan yaptı; tüketim dünyasının bir ferdi olarak bütün değerlere sırtını dönen vatandaş, çıkarı için anasını da satar hale geldi.
Refah Partisi, refahın öteki taraftan başka bir yerde bulunamayacağına inandırdığı kitlesine, kendilerine oy vermesi halinde cenneti vaad etti. Sürekli kapatıldı, başka bir isimle gene kurdular. Oysa ki kapatılma nedeni ismi değil cismiydi, bunu anlayamadılar.

24 Şubat 2015 Salı

Güzel insanların kaybı daha büyük oluyor.

Gazeteci dostumuz Sedat Peker, şaka yapar gibi ayrıldı aramızdan.
Ayrı şehirlerdeydik ama Facebook ve Twitter dolayısıyla mesafeyi kapatıyorduk. Sosyal medya sayfalarımı açtığımda, ne diyor, ne düşünüyor, ne yapıyor diye en çok merak ettiğim, ilgiyle takip ettiğim ilk insanlardan biriydi.

Güzel düşünen, güzel bakan, güzel yaşayan biriydi. Gazeteciliğin adamlıkla bir işe yaradığını gösterenlerdendi.

Soysuzun, uğursuzun, boşboğazın, yobazın çok olduğu bir yerde ışıl ışıldı.

Helal olsun sana! Ölümün de onurlu.


10 Ocak 2015 Cumartesi

Muhammed’in Zeyd'in karısı Zeyneb’i de karıları arasına katmasının öyküsü:

Zeyneb Bint Cahş, Muhammed’in oğulluğu Zeyd’in karısıdır. Zeyd’i Muhammed kcndisine “oğul” edindiği için herkes ondan “Muhammed’in Oğlu (Zeyd Ibn Muhammed)” diye söz eder.

Muhammed bir gün, Zeyd’i görmek için onun evine gider. Zeyd’i bulamaz, Zeyd’in karısı Zenneb’le karşılaşır. Birden tutulur Zeyneb’e. Bir kadına Muhammed’in ilgi duyması, o kadının başka erkeğe -bu erkek kocası da olsa- uygun olmaktan çıkması ve dolayısıyla Muhammed’in olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle Zeyd durumu ögrenir öğrenmez Muhammed’e gidip konuşur.

8 Ocak 2015 Perşembe

Şizofreni Dini Duyguları ve Yaşantıları Bozar

İnsanın bir dine inanması ve o dinin gereklerini yerine getirmesi yani ibadet etmesiyle hastalığın ortaya çıkardığı dini yaşantıları ayırt etmek gerekir. Mesela, aşırı günahkârlık ve suçluluk hezeyanları olan, kendisinin cehennemlik olduğuna inanan bir şizofreni hastasının sürekli namaz kılması, aşırı dini yaşantıya yönelmesi ve mistik konularla fazlasıyla ilgilenmesi önemli bir hastalık bulgusudur. Bu kişi, bir dini rüknü yerine getirmekten ziyade, hastalıklı bir düşüncenin dayatmasıyla hareket etmektedir. Bunu fark edemeyen birçok hasta yakını, hastanın aşırı derecede ibadet etmesini teşvik edip daha da kötüleşmesine sebep olabilmektedir. Yapılması gereken, hastanın tutumunu hekime bildirmek ve zarar görmesini engelleyecek kısıtlamalarda bulunmaktır.